
Yüksel Altıntaş
İlk Önce Dinlemek
Umursamak… Sevgi… Merhamet… İyilik… Başarı…Sevgi… Yardım… Tutku.... Asalet… Okumak… Bazı sözcükler hayatınızın tam orta yerinde durur. Onlar oraya ne zaman gelmiştir, siz bu sözcükleri nasıl öğrenmişsinizdir bilemezsiniz. Dinlediklerinizle, izlediklerinizle ve en önemlisi okuduklarınızla sözcük imparatorluğunuzu kurmuşsunuzdur. Hangi yaşta olursanız olun aklınız başınızda olduğu sürece sözcükleriniz sizi terk etmez ve siz biriktirdiğiniz sözcüklerle siz olursunuz.
“Okuma alışkanlığını nasıl kazandırırız?”,”Bir türlü kitap okumayı sevdirmedik, bir sürü kitap aldık.”,”Biz okumayı seviyoruz ama o nefret ediyor.”cümlelerini çocukları için yetişkinlerden “Ayyy bu kitap iğrenç!”,”Öğretmenler de hep sıkıcı kitaplar seçer!”,”Özetini okusak olmaz mı?” cümlelerini de çocuklardan çok duydum. Okunacak bu kadar kitap arasında,bu kadar çabaya karşın okuması için tüm koşullar hazırlandığı halde neden okumayı sevmeyen çocuklar yetiştiriyoruz?Kitapların değiş tokuş edildiği, kiralandığı, harçlıkların biriktirilip kitap alındığı , dönemlerin çocukları olarak günümüzün kitap bolluğu içinde okumayı sevmeyen çocuklarını anlamak zor doğrusu! Çoğunluğa göre şimdiki çocuklar çok şanslı çünkü onların eğlenebilecekleri çok şey var: tabletler, akıllı telefonlar,elektronik oyuncaklar ve zamanlarının büyük çoğunluğunu ayırdıkları bilgisayar oyunları…Gerçekten öyle mi?
Hızın hayata egemen olduğu çağımızda Gülten Akın’ın dizelerindeki gibi :
“Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya”
İncelikleri anlatmayı unuttuğumuzdan çocuklar da okumayı sevmiyor bence !Günümüzde kaç çocuk bir büyüğünden masal dinliyor?Kaç anne çocuğunu göğsüne yaslayıp ninni söylüyor?Her şeyin mekanikleştiği çağımızda okuma zevki olmayan çocukların yetişmesinde “inceliklere” duyarsız büyüklerin hiç mi suçu yok?Okuma alışkanlığı kazandıramadık,derken “okuma alışkanlığı” ile “okuma zevki” arasındaki inceliği yetişkinler fark edemiyorsa çocuklar nasıl fark edecek?
Çocukların okumasını istiyorsak öncelikle sözün ve yazının kutsallığına bizim inanmamız gerekir.Okuma yazma öğrenmeden önce masallar,hikayeler anlatalım;şiirler okuyalım çocuklarımıza.Sayışmaları ,tekerlemeleri onların hayatlarına sokalım.Dile boşuna “ana dil”demediler,çocuklar dilin güzelliğini önce annelerini dinleyerek yaşasın.Okul öncesi çağda dinlemenin zevkine varan çocuklar okumanın zevkine de varacaktır elbette.Eğer bugün sizlerin onlara anlatmaya zamanınız yoksa yarın da onların okumaya zamanı olmayacaktır.
Yüksel Altıntaş